
Küresel Kölelik Sistemi
Bugünün dünyasını doğru okuduğumuzda, müthişbir kölelik sisteminin yeryüzüne hâkim
olduğunu görürüz. Bu bir küresel ekonomiksistemdir. Nasıl akıl almaz yöntemlerle çalıştığını,
daha önce “Köleler ve Efendiler” kitabındaaçıklamaya çalıştığım bu ekonomik düzen tam
anlamıyla, bilinen insanlık tarihinin en büyükdolandırıcılık tezgahıdır. İşin en kötü tarafı ise insanların, köle olduklarınınbile farkına varamamasıdır. Aynı etnik kökene dayanan ve “küresel sermaye
eliti” olarak bilinen bir grubun yönettiği bu düzen, küresel bir şirk düzenidir. Tanrı’nın Krallığı
kavramının karşısında duran bir gölge krallıktır.
Peki yeryüzünü kapladığından bahsettiğimizfesat sistemi nasıl çalışıyor? Özetle; paranın
yoktan yaratılmasıyla. Karşılıksız basılan veadına “para” denilen, ama aslında para olmayan
kâğıt parçaları ile insanların özgürlüklerisatın alınıyor ve toplumları köleleştiriliyor. Gerçek
para altın ve gümüştür. Ama dünyadaki bütünmerkez bankaları 1971 yılından beri altın ve
gümüşe karşılık gelmeyen kağıtları piyasayasözde “para” olarak sürüyor. Bu kağıtlar, faizli
hükümet borçlarına (tahvillere) dayandırılaraküretiliyor. Yani borca karşılık basılıyor.
Günümüzde para işte böyle yoktan yaratılıyor.Dolaşımdaki her kâğıt para, bir o kadar borç
demektir. Ve faizli hükümet borçları tabii kivatandaşlardan vergi olarak alınıyor. Toplumların
ödediği vergilerin çok az bir kısmı kamuhizmetleri için harcanırken, bu vergilerin neredeyse tamamı
tahvil faizlerine gidiyor. Kölelik sistemininen önemli unsuru faizdir ve faizi sistemden
çıkardığınız zaman, sistem çöker. Tüm dinlerde faizin yasak olmasının sebebi budur. Faiz
olmadan şirk düzenleri ayakta kalamaz.
halklar yönetimi kalmamıştır. İçinde bulunduğumuz bu virüslü yönetim biçimi, şekil olarak otokrasi ve monarşi karışımı, kapitalist global sisteme bağlı ucube bir kölelik sistemine dönüşmüş, Cumhuriyet'ten geriye yalnızca ismi kalmıştır.
Yüzyıl bile sürdürülemeyen bu sistem çökmüş, kokuşmuş ve halkın iradesi meclisten tamamen çıkarılarak, yerine siyasi partilerin çıkarlarına dayalı, eşitlik ve adaletten yoksun bir başkanlık, sultanlık, padişahlık; adına ne dersek diyelim garip bir yönetim biçimi getirilmiştir.
Dünyada para sisteminin nasıl çalıştığını bilmeden, kölelik sistemini anlamak ve gerçeği görmek zordur.
Parayı basit bir denklemle tanımlayabiliriz: Para = Emek + Zaman. Ve o da
eşittir “özgürlük”. Yani para, özgürlüğünüzü cebinizde taşımanızı sağlayan bir araçtır. Çünkü
paranın içinde, harcadığınız emeği ve zamanı depolar, sonra da onunla başkalarınınkini satın
alabilirsiniz. Yukarıdaki denklemin pratiğe dökülmesini sağlayan şey, tarihte hep altın ve
gümüş gibi kıymetli metaller oldu. Kıymetli metallerin avantajı yoktan var edilemiyor
olmalarıydı. Ama yoktan yaratılan para; o parayı yaratanlar ve harcamak zorunda olanlar
arasındaki, yani diğer bir deyişle efendiler ve köleler arasındaki en gerçek bağdır.
"Günümüzün küresel para sistemi, kölelerin boynundaki görünmez zincirlerdir. Veya kuklacının elindeki iplerdir. Hayatta kalmak için sürekli para harcamanız gerek, o yüzden kuklacının ipleri her an tepenizdedir."
Hükümetler ve merkez bankaları tarafından yaratılan iradi para, kredi olarak halka dağıtılınca
bu BORÇ gerçek bir değere dönüşür, yani para olur. Çünkü artık o borcu ödemek için çalışan
ve değer üreten köleler vardır. Bu köleler hem enflasyon hem de vergi sistemi denilen gaspın
altında ezilir durur.
Kitlelerin köleliğinin toplamı “güç” demektir. Dünyadaki bütün kötülüklerin temelinde yatan
sebep ise bu güç için yapılan mücadeledir. İdeal bir devlette güç merkezileşmez. Çünkü
temerküzden daima kölelik doğar. Sadece kralların, hükümetlerin, siyasi partilerin ve merkez bankalarının
olmadığı bir devlet dünyaya barış, adalet ve refah getirebilir. İlahi metinlerde Tanrının Krallığı
mottosuyla karşımıza çıkan siyasi sistemin temelinde bu felsefe yatar.
"Özgür bir ülke hayali ancak bağımsız/özgür insanların, yani partisiz siyasetçilerin siyaset yaptığı bir devlet modeliyle gerçek olabilir."
devam edecek...